31.10.12

escalator games

Moda da tarih gibi tekerrürden mi ibarettir? 3 farklı görüntü sunuyorum sizlere, birbirine yakın ama farklı zamanlardan, ilk iki görsel büyük moda evlerinin şovlarından, bir tanesi ise çok yeni bir markanın kataloğundan. Farklı konseptler içinde, birbirinden farklı anlamlar yükleseler de hepsi de ortak biçimde yürüyen merdivenleri kullanmışlar. Çarpıcı bir şeyler üretmenin hatta sadece üretiyor olmanın, kopyala ve yapıştır hızı ile rekabet etmek zorunda kaldığı çağımız bana bazen hayal kırıklıkları yaşatıyor doğrusu.

Like history, is fashion all about repetition? I am presenting 3 different visuals from different times to you, first two ones are from the runways shows of big fashion houses, the other is the lookbook of a new brand. As a common point they all used escalators as a part of their own concepts, playing escalator games. In this age being original or just producing something has to compete with the speed of copy & paste. Therefore i sometimes get disappointed.

 


Önce Kenzo'nun Sonbahar-Kış 2012 şovuna gidiyoruz.  Université Pierre & Marie Curie'de gerçekleşen şovda 2012 Kış Koleksiyonunu taşıyan mankenler mekanın içinde hali hazırda bulunan yürüyen merdivenlerden inip, neon ışıklar ile aydınlatılmış koridorlardan yürümüşlerdi.

First we are going back to Fall-Winter 2012 Runway Show of Kenzo. Set at the Université Pierre & Marie Curie, models descended the already-existing escalators and walked corridors lit by neon lights, while show-goers looked on from different floors.


Geçtiğimiz günlerde İlkbahar 2013 koleksiyonunu Paris'te Louvre Sarayı'nın avlusunda gerçekleştiren Louis Vuitton'da benzer biçimde Fransız minimalist sanatçı Daniel Buren tarafından tasarlanan 4 yürüyen merdiven kullandı şovunda. Birbirine ikizi kadar benzeyen, aynı boyda aynı saç kesimine ve silüete sahip modellerin çifter çifter indiği 4 yürüyen merdivenin yarattığı etki ve mekan algısı Kenzo'nun yarattığından oldukça farklı olsa da hatıralarımızdaki Kenzo'yu geri çağırdı. Zaman tünelinde geri giderken 2012 yılının Kenzo'sunun yanında biraz da Louis Vuitton'un Sonbahar 2011 şovunda oyalandım. Malum o şovda da mankenler podyuma asansörler ile ulaşmışlardı.

In the past few days, Louis Vuitton presented Spring 2013 Collection at Cour Carree du Louvre, similar to Kenzo show, they used four fully-functioning escalators onto the runway. The escalators were designed by French minimalist artist Daniel Buren and created an impressive effect when the models descended in pairs down them. Perception of space and the effect was different as night and day from what Kenzo did previously. Not only that but i also travelled back to Louis Vuitton 2011 Fall Show, as you remember there were elevators that carried models from backstage. 


Ve son olarak sizi çok yeni bir marka olan "The Four" ve ilhamını seyahat etmekten, kozmopolit yaşamdan ve globalizmden alan yeni koleksiyonu "Mondaine" ile tanıştırayım. Katalog fotoğrafları ilhamına yakışır biçimde yürüyen merdiven üzerinde çekilmiş. Bir yandan şehirli kadın imajı çizerken diğer yandan sportif etkiyi de elden bırakmayan sofistike bir tarzı var koleksiyonun. Sanırım kesimler modernitenin, grafik baskılar da sportif olanın altını çiziyor dersem bana katılırsınız.

And lastly, i want to introduce you to a new brand from Hungary, TheFour, unveils its latest collection titled, “Mondaine” which takes inspiration from traveling, cosmopolitan life and globalism. The lookbook images are set on an escalator, showcasing the contemporary designs’ graphic fronts and equally detailed backs. Accessories and styling offer a sporty influence while modern silhouettes evoke a sophisticated spirit.


Birbirinden ilham alan, ötekini bir adım ileriye taşıyan bu örneklerin yanında nice kötü esinlenmeler de başucumuzdayken kendin olabilmek de zorlaşıyor. Esinlenmek ile kopyalamak arasındaki ince çizginin yok olmasını da globalleşmeye, çağın hızına atmak belki de kolay olandır, ne dersiniz?

 There are good examples like these which gain inspiration from each other and carrying each other a step forward and as well as good things there are bad ones too. I know it is hard to put something unusual and new on the table all the time but we need to try it despite the thin line between getting inspired and copying it. 

22.10.12

fall 2012 color trends : vintage wine

Elimde bir renk kartelası, yeni bir proje için renk seçmeye çalışırken, şartlanmış gibi elim hep son zamanlarda seçtiğim aynı renklere gitti. Sezonun en derin renkleri beni esir almış, almakla da kalmayıp hayatımın bir çok alanında beni ele geçirmiş farkında değilmişim meğer. Madem öyle, ben de meydan okumayı kabul ettim. Beni peşinden sürükleyen bu renkleri sizinle tanıştırmaya karar verdim. Hep beraber sonbahar-kış renklerinden bazılarına göz atalım, podyumlardan ve tabii ki sokaklardan biraz ilham alalım. Var mısınız?

I was trying to pick colors for a new project but unwittingly i have chosen same colors that i like better recently. This seasons deepest colors took me as a prisoner not only that they also took the charge, that i have not noticed until then. I was talking about these colors all the time, wearing them and purchasing them. If that is so, challenge accepted. I have decided to introduce these colors to you. Let's discover falls' colors and got inspired from runways and street style. Are you in?


Malum bağbozumu zamanındayız, o nedenle önceliği kırmızı şarap renklerine vermek gerekirdi. Ben de öyle yaptım. Sezonun öne çıkan ilk rengi şarap mahzenlerinden çıkıp hayatımıza giren kırmızının en derin tonları, kadifemsi bordolar.

As you know, we are in grape harvesting season, it needed to give the first place to red wine colors. So i did so. One of fall 2012 color trends is that outstanding color which came out of wine cellars, velvety bordeaux color.


Evet, başlıktaki vintage kelimesini her iki anlamına da uygun biçimde kullanıyorum. Hem bağbozumuna hem de kaliteye dokunuyorum ucundan. Yılın bu zamanında, yıllanmış şarapların tüm renk tonlarını hayatınıza dahil edebilirsiniz. Hele ki bordo renk denince tüm ağırlığı ile kadife kumaşlar, hafif tozlu perdeler, işlemeler falan geliyorsa aklınıza, bu sezon yaşadınız. Çünkü artık koyu renklerimiz bu kadar romantik.

Yes, i am using the word vintage in both ways. I am touching the vintage season and quality at the same time. At this time of the year you can welcome all colors of aged wines. Especially, bordeaux recalls heavy velvet fabrics, dusty drapes and embroidery to you, you are good to go. Because dark colors are that romantic this season.


Bordo ya da derin kırmızı dediğime bakmayın. Bahsetmeye çalıştığım kırmızının tek bir tonu değil aslında, bu kırmızının onlarca tonu var her yanda. Kahverengiye çalan tonlardan, mora yaklaşan tonlara uzanan geniş bir skaldan bahsediyorum. Bordeaux ve Chianti şaraplarının renklerini düşünün, benzer tonlar ama aslında farklılar. Şarabın onlarca ayrı kırmızı tonu gibi bu sezon hayatımıza giren kırmızılar da ayrı tonlarda, hem tatlı hem de biraz buruk.

Do not assume that i am talking about just one color by saying bordeaux, there is tens of hues of the dark reds. Color scale is wide enogh,  from brownish reds to purple tones. Think about Bordeaux and Chianti wines, they look the same but they are different races. Like the tones of red wine, this seasons reds come in tens of different hues, sweet and sour in the same breathe. 


Acne, Peter Som, Rodarte, Yves Saint Laurent, Haider Ackerman, Jason Wu, Helmut Lang.. Kırmızının her tonunu podyuma taşıyan sonra sokaklara akmasına izin veren tasarımcılar. Her biri kendi çizgisinde kendi kırmızı tonunu yorumladı ve kararı moda severlere bıraktı. Açıktan koyuya ama hep tepeden tırnağa aynı renkte giyinmiş kadınlar bizi yeni kırmızı ile tanıştırdı.

Acne, Peter Som, Rodarte, Yves Saint Laurent, Haider Ackerman, Jason Wu, Helmut Lang.. They are the designers who let the oxblood color pour forth from runways to streets. Each of them interpreted oxblood color in their own way and leave the final decision to fashionistas. From lighter colors to darker hues , ladies dressed in oxblood colors from top to toe introduced us to new reds this fall.




Sokaklar da yeni kırmızı tonlarını hemen benimsedi. Her renk tonunun en iyi arkadaşı siyah ile, açık pudra tonları ile ve belki de yanına en çok yakıştığı mücevher tonları; derin yeşil ve maviler ile podyumda görüdüğümüzden biraz farklı kullanılan bordo renk görmeye başladık sokaklarda.

Streets adopted maroon, bordeaux and oxblood colors quickly. Combined with black, lighter blush colors and jewel colors, we have started to see a different face of wine colors in streets.




Bordo tonların sadece giyimde kaldığına inanıyorsanız, bu inancınızı hemen değiştirmeniz gerekecek çünkü bordo renk önce çanta ve ayakkabılara sonra da kozmetik ürünlerine sıçradı bile.

If you are supposing that red wine colors is just in clothing, you are wrong. Oxblood spreaded to bags and shoes and cosmetics already.

İster baştan ayağa bordolara bürünün, ister koyu veya açık renkler ile kombinleyin ya da sadece aksesuarda kalsın bordonuz, bu sezon bir yanınız mutlaka kırmızı şarap tonlarında olsun. Siz bordonuzu nasıl alırsınız?

No matter if you dress monochrome oxblood from top to toe or combine it with darker or lighter colors or just use an redish accessory , make sure that one side of you is in vintage colors. How would you like your bordeaux?

 

21.10.12

lana del rey for H holiday campaign


Artık kış mevsiminden bahsetmemiz gerektiğini hem soğumakta olan havadan, yağan yağmurdan hem de reklam kampanyalarındaki sıcak sonbahar renklerinin yerini soğuk kış renklerine bırakmasından anlıyoruz. Şarkıcı Lana del Rey - kendisini sevdiğimi ve takip ettiğimi fashionality'e daha önce bir kaç kez konuk olmasından biliyorsunuz zaten - ve kocaman saçları -  ki saçlarına da gerçekten hayranım - H&M'in sonbahar kampanyasının da yüzü olmuştu. Sonbahar kampanyasında sıcak renkler içinde bile donuk durmayı başaran Lana'dan sonra, bu sefer gerçekten soğuk renkler olan siyah, beyaz ve gümüşi mavi tonlarında bir Lana çıkıyor karşımıza.


We understood that we better start talking about winter from weather which is getting colder and colder everyday and from new cold winter colors replacing warmer autumn colors in ad campaigns. Singer Lana del Rey which you already know that i love her since she is on fashionality a several times before, and her big hair - which i adore - was on H&M's fall campaign. After that Lana who successed being dull in that warm colors, appears in brands winter campaign in real cold colors, black, white and silverish blue.



Bu kızın nostaljik bir estetiği var. Ne kadar modern bir kılıkta karşımıza çıkarsa çıksın, ruhundaki vintage öne çıkmayı başarıyor. Sezonun en hit parçaları deri pantolonlar, kürkler, kocaman kazaklar bugüne ait olsalar da, belki Lana del Rey'in belki de kullanılan vintage arabanın etkisi ile geçmişten yolculuk edip günümüze ulaşmış gibi duruyorlar. Tezatların uyumu diye ben buna derim.

 That girl has a nostalgic aesthetic. No matter how modern she is dressed, vintage in her soul shines out. Hit pieces of this season such as leather pants, fur, oversized knits which belongs to our time looking like they were time travelled and reached our time by the help of that vintage car or Lana herself. That is what i call harmony of contrasts.


19.10.12

silver

 

Her yıl bugün, sahip olduğum her şey için kalpten kocaman bir teşekkür eder, geçmiş ile vedalaşır, her zaman hatırlamak istediklerimi rafın en görünür yerine koyar ve gelecek güzel günler için dilek dilerim. Geçip giden günleri değil daha hiç yaşanmamış olanı kutlamak demektir doğum günü benim için. Bir yaşa daha doğmak, bir sonraki doğum gününe kadar el değmemiş 365 yeni gün demektir. Bir yerde okumuştum, doğum günleri bitişi değil başlangıcı temsil ettiğinden mumu üflemek değil yakmak sonra da kendi kendine yanarak tükenip sönmesini beklemek gerekirmiş. O kadar doğru ki! Hayat hep böyle. Mumu yakmak, ilk eylemi gerçekleştirmek sonra da akışına bırakmak lazım, sönen her mumum arkasından yenisinin hatta çok daha iyisinin geleceğini bilerek.

 

 

 

17.10.12

honey bee Didem Soydan

İstanbul Moda Haftası'ndan bahsedip, defilelerin neredeyse hepsinde yer alan Didem Soydan'dan bahsetmemek bence haksızlık olurdu. Moda haftasının en çalışkan modeli oydu ne de olsa. Özellikle Deniz Kaprol'un "Yaşamın Şifresi" isimli tersten işleyen, ölümden sonraki hayatı- yeniden dirilişi anlatan ve oldukça zor bir koreografiye sahip olan şovundaki performansı görülmeye değerdi. Deniz Kaprol'ün yanı sıra Mehtap Elaidi, Nihan Buruk defilelerinde de baş mankenlik yaptı. Hepimizden fazla çalıştı, fazla yoruldu ama tüm ilgiyi üzerinde toplamayı da başardı.

It is a little injustice that we are talking about İstanbul Fashion Week lately but not mentioning Didem Soydan. She is the most hardworking model of the fashion week, walked on runway in almost every show. Her performance in Deniz Kaprol's Code of Life, which i think had a difficult choreography was worth mentioning. She worked hard but she aroused interest.


Peki kimdir bu Didem Soydan? Podyumdaki duruşuyla dikkat çeken, karakteristik yüze ve mükemmele yakın bir vücuda sahip olan Didem Soydan, Türkiye'nin en çok aranan mankenlerinden biri. Fiziği ailesinden miras. Anne tarafı Bulgaristan ve Yunanistan göçmeni, babası ise Arnavutluk’tan göç etmiş bir ailenin üyesi. Didem Soydan çocukluğundan itibaren her yaz tatilinin büyük bir bölümünü Arnavutluk’ta geçirmiş. Genlerindeki bu karmanın çeşitliliği Didem Soydan'ın dış görünüşüne yansımış. Farklılığını avantaja dönüştürebilmiş şanslı azınlıktan biri o.

Well, who is that girl? She is one the most wanted models in turkey who has a characteristic face and nearly perfect body. She has Bulgarian, Greek and Albania genes. This mixture could be seen from her appereance. She turned her differentiation into advantage.


Hem dişi hem erkeksi.. Bukalemun misali hangi yönünü ortaya çıkartması gerekiyorsa birkaç oynamadan sonra istenilen kimliğe bürünebiliyor olması belki de bu kadar konuşulmasını sağlıyor.

Both feminine and masculine.. Like a chameleon, she can express the face that she wants. 


Demir Demirkan’ ın klibinde oynadıktan sonra, özellikle dövmeleri ile dikkat çekmişti. Didem Soydan ilk dövmesini on altı yaşında yaptırmış. Ayak bileğine yaptırdığı bu dövme ile birlikte toplamda dört dövmesi var. En çok dikkat çeken ve Didem Soydan'ın en çok sevdiği dövmesi omzundaki gösterişli dövme. Bu dövme ona özel olarak Vasi Vasiko tarafından tasarlanmış. Boynunda da bir kelebek dövmesi var. Aile arasında Didem Soydan'a "kelebek" diye hitap edilmesi bu dövmenin ilhamı olmuş. Son olarak göğsünün sol kenarında annesinin ve kız kardeşinin baş harflerinin yer aldığı dövmesi var.

She became more popular  with the help of her tattoos after acting on a video of singer Demir Demirkan. She has four tattoos, biggest is on her shoulder which is designed particularly for her by Vasi Vasiko. 


Soydan’ ın, mesleği için normal şartlarda zorluk çıkarabilecek olan dövmelerinin onun için farklı bir etkisi olmuş. Modelin omzundaki dövmesinin ona kattığı özgün karakteristik tarzını kendi tasarımlarına da yansıtmak isteyen tasarımcılar özellikle Soydan’ la çalışmaya ve omzunun açıkta kalmasına özen göstermişler.


Hatırlayacağınız üzere en son Arzu Kaprol'un bu seneki Fashion's Night Out etkinliğine özel olarak tasarladığı t-shirt ve çantaların tanıtımında görev almıştı. Şimdi İstanbul Moda Haftası'nın parlayan yıldızı olarak karşımıza çıktı. Didem Soydan önümüzdeki günlerde de önemli etkinliklerde yer alıp, isminden bolca söz ettirecek gibi.

As you can remember, she took part on Fashion's Night Out t-shirt and bag advertisements in Turkey. She is now shining star of the fashion week. We can predict that she will be a part of significant events and we will be talking about her.

rush

How do the clothes you wear reflect your personality? 
Your style and fashion are powerful tools which some women use to flaunt their personality. We can't hide behind our clothes because what we choose to wear tells others about our innermost selves. 
However, it's not just about your clothes, but also your accessories and your hair style. Someone who models their hair around quirky and edgy styles they've seen on celebrities or on the website, are more likely to be adventurous and carefree people. However, someone who sticks to the same plain bob cut might be a little shy or afraid of change. 
When it comes to jewellery, wearing over-the-top accessories might imply you are insecure or have financial difficulties. However, wearing simple and elegant jewellery shows class and sophistication. 
Let's see how your clothes reflect your personality. 
Romantic and feminine 
If you like to look elegant and feminine and often wear rounded dresses which have flowing hem lines and waist-hugging fits, then you are letting everyone know that you're a classy and romantic kind of person. You are likely to be a charming, enchanting, arty and magnetic woman who everyone gets along well with. 
The dramatic personality 
If you like wearing bold and bright colors which make you stand out from the crowd, then you are displaying your excitable and dramatic personality. You probably also like to add in some funky accessories which brings a unique twist to your outfit. You are probably the type of person who likes to be in charge of a situation. You also sound like a risk taker and an adventurous, exciting person. 
The girly-girl 
If your closet is full of dresses and dainty shoes then you are likely to be a happy-go-lucky, bubbly person. This girly style reflects your equally girly and sweet personality,. 
The shy and sensible 
If you much prefer to wear sporty or plain garments, then it sounds like you might be a shy person who doesn’t want to draw attention to yourself. It's what is in the inside that counts for you and not what you wear on the outside. You will be a warm-hearted person who is responsible, friendly, enthusiastic and sensible.

16.10.12

oxblood outfit combination



Spor mu, şık mı? Oluşturan seniha


Deri etek ve baskılı t-shirt üzerine kazak ve altına düz ayakkabılar giyerek spor, payetli ceket ve topuklular ile kombinleyerek şık bir görünüm elde edilebilir. Siz hangisini beğendiniz?


(netmoda.com 'a eklendi)



 
H&M 'deki bordo deri etek şu aralar wishlist'imin en üst sırasında yer alıyor. Nasıl giyerdim sorusunun cevabı olarak birbirinden farklı iki kombin hazırladım.

İlki günlük koşuşturmacaya ayak uydurabilen bir kombin.  Kazak, düz ayakkabılar ve Cambridge Satchel omuz çantasından oluşuyor.

İkincisi ise günün geceye bağlandığı saatlerde ve gece rahatlıkla giyilebilecek bir kombin. Payetli ceketleri bu anlamda çok fonksiyonel buluyorum. Ceket ile aynı renkte topuklu ayakkabılar ve bir clutch ile gitmeye hazırım!



 
Oxblood colored leather skirt at H&M is on the top my wishlist recently. I prepared two different outfit combinations as an answer to the question that how will i wear it if i own one. 

First one is suitable for everyday look. Sweater, flat shoes and Cambridge Satchel are the pieces of that outifit.

The second one is a day to night combination. Sequined jackets are functional for that purpose. I am more than ready with high heeled sandals in the color of the jacket and a statement clutch. 

there you are Brad Pitt!



Evet, işte buradasın Brad Pitt! Reklamları, kampanyaları ile hep bir adım önde olan efsane parfüm, bu kez reklam kampanyasında bir erkeğe yer vererek sonsuza dek cesur kalacağını kanıtladı. Daha önce bu işbirliği ile ilgili bir post hazırlamış ve ne kadar heyecanlı olduğumu hepiniz ile paylaşmıştım. Beklediğim an geldi ve reklam filmi yayınlandı.

Film siyah beyaz. Düz bir fon önünde duran Brad Pitt'in hayat, aşk ve veya N°5 hakkındaki olduğunu düşünebileceğimiz cümlelerini kendi sesinden dinliyoruz. Yeterince çarpıcı mı?

Yes, there you are Brad Pitt! Legendary scent once again proved that it will aways be bold with giving a place to a man in it's own history. I already prepared a post about this ad campaign and shared my enthusiasm with you. The moment that i am waiting for has come, film had released. 
The film is black and white. Brad Pitt standing in front of a solid background and reflecting upon life, love and Chanel  N°5 from his own voice. Isn't it striking enough?

14.10.12

istanbul fashion week day 4

İstanbul Fashion Week'in 4. ve son gününe biraz önceki günlerin yorgunluğu biraz da haftasonu rehaveti ile ancak öğleden sonra katılabildim. Bu yıl moda haftasının, önceki moda haftaları ile karşılaştırıldığında katılımın en yüksek olduğu moda haftası olduğu konuşuluyor ama Cumartesi günü defile alanı gerçekten çok kalabalıktı. Bunca insanın moda ile ilgileniyor ve fırsat bulunca böyle etkinliklere katılıyor olması gerçekten sevindirici. Son gün neler mi gördük? Gelin size de göstereyim.



Gamze Saraçoğlu

Bazı şehirlerin iki yüzü vardır; geçmişinden gelen ihtişamını yansıtan ve geleceğe dönük. Bu şehirler zamansızdır. Bu şehirlerin kadınları da öyle. Modern şehir yaşamında ihtişamı arayan ve bulan bir koleksiyon izledik podyumda. Brokar ve ottoman kumaşlar geçmişten gelen ihtişamı, krep üzerine uygulanan özel tasarlanmış desenler ise geleceğe dönük yüzü temsil ediyor. Metalik mavi, metalik gri, ekru, haki renkleri koleksiyona hakim.



Gül Ağış

Uzakdoğu'da başlayan egzotik yolculuğunu İstanbul'da sonlandıran yabancının yerine kendini koyup, Japon ve Hint kültürlerinin izlerini sürüyor Gül Ağış. Yüzyıllar boyunca uygarlıkların çekim noktası olmuş tarihi Kapalıçarşı'dan esinlenen koleksiyonunda tasarımcı, kendi kimliğini bir kenara bırakarak, Kapalıçarşı'nın gizemli koridorlarını bir yabancının gözüyle arşınlıyor. Üstelik bizzat kendi çektiği fotoğraflar kumaşa basılarak tasarımlarında vücut buluyor.

Diğer günler ve daha fazla görsel için fashionality facebook sayfasına göz atın.

 

istanbul fashion week day 3

Fashion Week'in 2. gününde tadı damağımızda kalan şovlardan sonra 3. günü iple çektik. 3. günde artık biraz yorulmuş olmamıza rağmen defile arası kahvelerinden çok şovların bizi ayık tuttuğunu itiraf etmeliyim. Buyrun kendiniz görün.

Karma 2 - Selim Baklacı, Nil Kandemir, Selma State


Selim Baklacı

Selim Baklacı'yı türkçeye 'Proje Moda' olarak çevirilen 'Project Runway' yarışmasındaki birinciliği ile tanıdık ve daha o andan itibaren ben kendisini takip etmeye başlamıştım bile. O nedenle biraz merakla bekliyordum bu karma defileyi ve Selim Baklacı'yı. 'Işıltı Her Yerde' ismini verdiği koleksiyondan bolca ışıltı beklememiz gerektiğinin ipucunu almıştım aslında ama! Gündelik parçaları, transparan ve ışıltılı kumaşlar ile birleştirerek, spor-abiye kavramını yeniden tanımlamış tasarımcı. Bence ışıltı kelimesini hem kullandığı kumaşlarla hem de aksesuarlar ile koleksiyonun bütününe taşımayı başarmış. Üstelik ayakkabılar da el yapımı, daha ne diyelim ki!

 


Nil Kandemir

Durgun, hafiften pembeyle maviye kaçan bir düşü anlatmaya çalışmış Nil Kandemir. Biraz bitkin ve soluk bir düşü. Eğer istediği bu ise gayet de iyi başarmış. Pastel tonlar, romantik kesimler ile uyur-gezer bir yaşam.



Selma State

Durgunluğu anlatmaya çalışan Nil Kandemir'in ardından eğlenceli bir müzik başlıyor. Grease'in müzikleri salonu doldururken dans ederek çıkıyor mankenler podyuma.Tafta kumaşlar, kabarık etekler, fıstık yeşili ve pembeler ile turuncu ayakkabılar ve hasır şapkalar ile dolan podyum bana Louis Vuitton'un 2012 sonbahar koleksiyonunu, 'Mad Hatter'ı anımsatıyor. Elbette şapka ve gözlükler yüzünden. Oz büyücüsü tadında bir koleksiyon. Neden olmasın? Ayağı yere basan onca tasarım arasında, varsın kimileri de havada yürüsün. 




Soul by Özgür Masur

Günün en çok rağbet gören defilelerinden birine geldi sıra; Özgür Masur. Herkesin günlük hayatında giyinirken sadelik ve gösteriş arasında kurmaya çalıştığı 'denge'ye el atmış Özgür Masur. Salonu dolduran kalabalık merakla usta tasarımcının 'denge' yorumunu izlerken, Özgür Masur'un bize süprizi Bade İşçil oluyor. Beyaz, uçuş uçuş elbisesi içinde Bade İşçil'e hayran kalmamak elde değil. Yaz için en sevilen renklerden beyaz renk kullanımı ağırlıkta olsa da Özgür Masur beyaza eşlik etsin diye kırmızı, mavi, yeşil ve sarıyı da podyuma taşımış. Ben koleksiyon genelini futuristik ama asil ve son derece giyilebilir buldum. Ayakta alkışı hak edenlerden Özgür Masur.



Tuvana Büyükçınar

Ayakta alkışı hak eden bir başka koleksiyon daha. Eminim izleyen herkesin beğenisini kazanmıştır ama izlediğim tüm koleksiyonların arasında benim listemin ilk üçünde yer alıyor Tuvanam. Mimari konstrüksiyonları, geometriyi couture işçiliği ile buluşturabilmiş olmasının yani benim çok sevdiğim iki sanatı; mimarlık ve modayı harmanlayabilmiş olmasının anlamı bende büyük. Strüktür beraberinde zarafeti getirmiş ve siyah-beyaz ve metalik tonlar ile moderniteyi zarafete yakıştırmış.



Zeynep Tosun

Zeynep Tosun'un dişi kuşu ile 3. güne nokta koyuyoruz. Dünyanın yıkılışına 3 kez tanıklık etmiş anka kuşundan ilham alan koleksiyon feminen ve cesur. Koleksiyona ilham kaynağı olan anka kuşu tel kırma işlemesi yapılan bluzlar, pliseli dar elbiseler ve düşük belli dar paçalı pantalonlar giyim parçalarını oluştururken, podyumun asıl çarpıcı parçaları metal kasketler oldu.

11.10.12

istanbul fashion week day 2


İstanbul Fashion Week'in 2. günü de geride kaldı. Herkese fashion week'e hazırlanırken rahat topuklu ayakkabılar, tüm eşyaları içine alabilecek kadar büyük bir çanta önermemin ne kadar yerinde olduğunu anladım. Kendi önerilerine pek de kulak vermemiş bir birey olarak, bu uzun günün sonunda, modaya doymuş bir ruhum -hala diğer günler için heyecanlıyım tabi ki- ve yorgun bir bedenim var. Tüm defileleri izledikten sonra hala etkisinden kurtulamadığım bu günü kısaca bir aktarmak ardından da biraz enerji depolamak istiyorum.


Niyazi Erdoğan

Tüm gün dilimize "Yavrum baban nereli, nereden bu kaşın gözün temeli?" dizelerinin takılmasının sebebidir Niyazi Erdoğan. Küba ritimleri ile mixlenmiş Sezen Aksu şarkısını dinleyerek her güçlü erkeğin nefes almaya ihtiyacı olduğunu keşfettik. Böyle diyorum çünkü koleksiyonun ilham kaynağı Kübalı şair ve romancı Reinaldo Arenas ve yaşam/varoluş mücadelesi. Onun hikayesinden yola çıkarak her güçlü erkeğin kendi yolunu, kimliğini bulma yolculuğuna çıkıyoruz beraber.  Havana yıllarının posta pullarına gönderme yapan desenler ile gömlekler, şortlar, mayo ve plaj aksesuarları içindeki mankenler podyumda yürürken bir an için gerçekten sabah kahvemizi İstanbul'da değil de Küba'da bir yerde içiyormuşuz gibi hissettik.


Nihan Buruk

Enerjisi öyle yüksek bir defileydi ki. Defilenin sonunda havalara uçarak -gerçekten uçtu- sahneye çıkan Nihan Buruk'un pozitifliği ve enerjisi koleksiyona da yansımış, fotograflardan da anlayacağınız üzere. Redd müzik grubunun canlı performansı ile birleşince hem göze hem de kulağa hitap eden bir şov olmuş. Koleksiyona bayılmamam elde değildi; pek sevdiğim renkler olan bej, krem ve beyaz renkler ağırlıkta ve volan detayları varken pek de mümkün olmazdı.

Nihan Buruk yine kendine özgü tarzını korudu ve bu koleksiyon ile yine bir temaya odaklanarak olumsuzlukları yansıtmayı ve sorunlarını çözmüş topluma olan özlemini gösterdi. Bu sefer konu doğa ve insan ilişkisi. İnsanların yok etmeye çalıştığı doğanın, herşeye rağmen ve yine canlanarak insanoğlunun hayatını kurtarması. Kendi sözleri ile "İnsanlık için, doğa için, tüm canlılar için..".


 

Erol Albayrak

La Dolce Vita! Gerçekten ismi gibi bir koleksiyon. Ünü tartışılmaz sanat eserleri ve modern çizgili kumaşlar, pullar, makremeler, çarpıcı kalıplar ve o terzilik.. Tüm koleksiyona uzaktan bakınca benim aklıma gelen kelime zenginlik oldu. Kullanılan güneşten ağarmış renkler ile Akdeniz sahillerini, terrakota tonları, şarap kırmızısı, zümrüt yeşili, kum grisi ve denizin egzotik mavi tonları ile bir arada kullanılan Rönesans döneminin fresk baskılı kumaşları riviera şıklığı anlatıyor. Erol Albayrak kadını yine sofistike ve yine seksi.


Mehtap Elaidi

En sevdiğim tasarımcılardandır. Giyilebilir, rahat, şehirli kadına hitap eden ama oldukça renkli cıvıl cıvıl bir koleksiyon hazırlamış Mehtap Elaidi. Kullanılan saks mavisi, kırmızı, yeşil, somon rengi ve fuşya renklerdeki desenli kumaşlar gerçekten çok sevilesi. Şehirde giyilebilir olmasının sebebi, bu koleksiyonun şehirli kadına kendi şehrinde tatili hediye etme çabası. Kadını kendi rutininin dışına çıkarıp, kendi şehrini hak ettiği gibi belki de bir turistin gözünden yaşamaya teşvik ediyor.


Studio Kaprol

Geçen senelerde olduğu gibi  Studio Kaprol by Coke Design, Arzu Kaprol önderliğindeki 14 genç tasarımcının hazırladığı bir koleksiyon sundu. Nötr renkerin  mavi, yeşil, turuncu gibi hemen göze çarpan renkler ile bir arada kullanıldığı koleksiyon tasarımcıları gibi geç ve modern olabilmiş. "Pride and Glory of the Rebellion" yani " Başına Buyrukluğun Gururuna Methiye" gibi insanoğlunun gençliğini, genç ruh halini taşıyan bir ismi var koleksiyonun. Defilenin ortak teması bazen kurallara uymak bazen de karşı gelmek. Burada Ahmet Baytar tasarımı olan ayakkabılara dikkat çekmem gerekiyor, ben çok sevdim.

 

9.10.12

chanel no5 & Brad Pitt



 

Chanel No.5

Modaseverlere ve Chanel hayranlarına çok şey ifade eder bu 3 kelime.

Coco Chanel. Zarif, kararlı ve güçlü kadınların ilham kaynağı. Dönemindeki erkek egemen dünyada kadınların duruşu için bir devrim yaratan kadın. Şatafattan uzakta rahat hissederek de şık olunabileceğini tüm dünyaya ispatlamış, 'küçük siyah elbise' nin mucidi.

Ve uğurlu rakamı 5.

Chanel No5
These 3 words reflects more than just 3 words to all fashion lovers and Chanel fans.
Coco Chanel. Elegant, decisive and strong women's source of inspiration. The women who made a revolution for women in the men's world of her time. Proved one can be chic by staying clear of ostentation, inventor of 'little black dress'.


Chanel'in tarihinde ilk defa bir erkek kadın parfümü tanıtımında yer alacak. 90 yıllık efsane kokunun tanıtım elçisi oldukça ünlü ve özel bir isim; Brad Pitt. Bir erkeğin kadın parfümünü nasıl sattıracağı, ne kadar etkili olacağının bir denemesi olarak da ele alınabilir bu. Bu deneme biraz riskli görünse de Chanel Fragrance & Beauty Genel Müdürü Andrea d’Avack "Parfüm, bir kadın, bir erkek ve parfüm arasındaki bir baştan çıkarıcılıktır." açıklaması ile neden Hollywood'un yakışıklı prensine hangi konuda güvendiklerini de açık etmiş oldu.

For the first time in the history of Chanel, a man will took place in the commercials. The ambassador of the iconic fragrance is a special celebrity; Brad Pitt. This could be seen as an interesting experiment to see how effectively a man can sell women's perfume. The trial seems a little risky but Andrea d’Avack, president, Chanel Fragrance & Beauty explained the reason for their choice by saying "We think very much that the perfume is a seduction between a man, a woman and the perfume." We can say that they are trusting the aura of the prince of Hollywood. 


Yukarıda gördüğünüz kısa film Chanel tarihindeki bu ilkin şerefine hazırlanmış. Yolculuğumuz 1920'lerin Paris'inde başlıyor ve günümüze kadar  No. 5'in tarihindeki tüm ilklere tanık oluyoruz.

Ben hem bu cici filmi hem de bu işbirliğini ve bakış açısını çok sevdim. Kampanyanın ilk görseli yayınlandı bile ama daha fazlası için biraz beklememiz gerekiyor. Ajandama 15 Ekim tarihini not ettim ve kampanya görselleri için heyecanla beklemekteyim.

The short film that you have seen above, is prepared in the honor of the very first male face of Chanel Fragrance. Packed with quirky facts, the film takes us back to 1920s Paris to detail the journey of that most famous of fragrances - from Coco Chanel's desire to break the mould to the impressive line-up of stars that have represented it in its always iconic campaigns.
I loved both the sweet film and collaboration and the point of view. The first visual is on but we have to wait for more; print ads and commercials. I noted 15 October in my agenda and i am really looking forward to it. 

4.10.12

my fashion icons / Ulyana Sergeenko


Ulyana Sergeenko'yu tanıyor musunuz? Modayı az biraz takip ediyorsanız bu dünya üstü gerçeklik ile mutlaka karşılaşmışsınızdır. Farkına varmamak zor görünüyor. Kendisi stiline neredeyse aşık olduğum nadir insanlardan biridir. Bir günlüğüne yer değiştirmek isteyeceğiniz türden bir hayranlık. :)

Do you know Ulyana Sergeenko? If you are keeping pace with the fashion, you've met this fabulous creature before. It is nearly impossible not to notice her. She is one of the exceptional people that i adore their style. A type of style crush that i would like to trade personalities for a day. :)




Ulyana bir stil ikonu, moda tasarımcısı ve fotoğrafçı, sokak modası fotografçılarının gözbebeği ve defilelerin en ön sırasına konuk. Kendisini benzersiz kılan bir stili var. Ülkesi olan Rusya'nın geçmişine ve kültürüne ait ögeleri kullanıyor. Kabarık etekler, çiçek desenleri, matruşkalar, şapkalar, eldivenler ve başörtüsü. Henüz yeni bir modacı iken, ilk tasarımlarını çıkardığı zamanlarda, Ruslar onun tasarımlarından pek de hoşlanmamışlar ama 'kendisi gibi' olan bu tasarımcının tasarımları da kendisi de, belki de sadece 'samimi' olduğu için şu anda tüm modaseverlerin gözbebeği durumunda.

Ulyana is a style icon, fashion designer, photographer, street style darling and definitely a front row lady. She has a unique style, she is using elements of her own heritage and Russian culture. Floral prints, babushka dolls, hats, gloves and headscarves. When she was a new fashion designer, launched her first collection, Russian people didn't became fans immediately but now both herself and her designs are selling like hot cakes. Maybe the reason is her sincerity.





Başka bir zamandan günümüze ışınlanmış bir porselen bebek gibi ama aynı zamanda her daim yeni ve taze olmak kolay bir iş gibi görünmüyor ama o bunu ustalıkla başarıyor. Ulyana'nın hayat görüşüne ve duruşuna bir kez daha hayranlığımı sunuyorum. Gelin bana katılın, bir hayal dünyasında gezinmekten farksız olan bu stilin tadını çıkarın.

 Looking like a doll, time travelled from old times yet always being new and fresh, seems like a difficult job. She can handle it like waving a magic wand. I am showing my enthusiasm once more, come on join me looking at her pictures which is like visiting her dream land.